TAYAD KİTAP: Evlatlarımızdı Yoldaşlarımız Oldular

TAYAD KİTAP: Evlatlarımızdı Yoldaşlarımız Oldular

Devamını Oku »





Kitap Adı: EVLATLARIMIZDI YOLDAŞLARIMIZ OLDULAR
Derleyen: İnanç ÖZKESKİN
Yayınevi: Boran Yayınları
Basım Tarihi: Mayıs 2018

 

Kitabını İndirmek İçin Tıklayınız

Halkın Sesi Kütüphanesi İçin Tıklayınız

 

 

ÖNSÖZ

“Ruhumuz ve bilincimiz sarsılıyordu.

Yeni bir kimliğe bürünürken

direnenlerin anaları, babaları, yakınları olarak

onur, acımızın önüne geçiyordu.

Birbirimize daha iyi sarılıyorduk.”

 

1990 – 2007 YILLARI ARASI TAYAD’ın SİYASAL VE TARİHSEL ÖNEMİ

 

TAYAD, Türkiye devrim tarihinde önemli bir yer tutar. Ülkemizdeki

devrimci mücadelenin son 30 yılı gözden geçirildiğinde

TAYAD’ın nice acılara, yiğitliklere, kahramanlıklara hem tanıklık ettiği

hem de o kahramanlıkların doğrudan yaratıcısı olduğu görülür. Fakat

yanlış anlaşılmasın TAYAD’ı ülkemiz devrim tarihinde önemli bir yere

taşıyan tek başına tanıklık ettiği ve yarattığı kahramanlıklar, bu uğurda

ödediği bedeller, yaşadığı acılar değildir. Bütün bunları koca koca örgütlerin 12 Eylül faşizmi karşısında dize gelip siyasi literatürümüze “Mamaklaşma” terimini kazandırdıkları, kimsenin sokaklara çıkmaya cesaret edemediği bir dönemde yapmaya başlamalarından gelir önemi.

Biz geriye dönüp TAYAD’ın yarattığı tarihe baktıkça bedellerle

bir demokratik mevziinin faşizm koşullarında nasıl kazanıldığını görürüz.

TAYAD’ın direngen ve kararlı tavrı ülke siyasetine yön veren nitelikte

oldu. Birçok DKÖ için örnek oluşturdu. Çünkü TAYAD’ın

kuruluşundan sonra diğer siyasetler kendilerini ifade edecek kurumlar

oluşturmaya, devrimci tutsak ve devrim şehitlerini içeren dernekler

kurmaya başladılar. Bu anlamıyla TAYAD bir gelenek başlatmış ve Türkiyedevriminde yol açıcı olarak tarihte yerini almıştır. Sadece kurum

olarak değil eylemleriyle de örnek oluşturdu TAYAD. İşgal eylemleri,

yol kesme eylemleri, oturma eylemleri onlarla bütünleşti. TAYAD’lı

Analar beyaz başörtüleri, kızıl bantları, önlükleri; TAYAD’lı Babalar ka ranfilli şapkalarıyla hafızalara kazındı. Cumartesi günleri Taksim Meydanı

onlarla simgeleşti. Sayısız ilklere imza atarak gerçekleştirdikleri eylemlerle sınıf mücadelesinin ivmesini yükselttiler. Onların cüretli, sürecin ihtiyaçlarına cevap veren eylemleri hem kendi mücadele alanlarının hem de bir bütün olarak devrim mücadelesinin çıtasını yükseltti, hareket kattı, zaferler kazandırdı.

Evlatlarını sahiplenmek için çıktıkları yolda attıkları her adımla

kendilerini geliştirip, yetiştirirken, bir yandan evlatlarının sesi soluğu

oldular, bir yandan da, yaprağın dahi kımıldamadığı koşullarda mücadelenin sürdürücüleri oldular.

Bu yanıyla TAYAD’lı aileler, emperyalizme ve faşizme karşı tarihsel

bir görevi evlatlarını sahiplenme mücadelesi içerisinde yerine getirirken,

TAYAD, faşizme karşı mücadelenin örgütlendiği, sessizliğin

parçalandığı, durağanlığın kırıldığı ve devrimin soluğunun hapishanelerden halka taşındığı bir örgütlenme oldu.

TAYAD’ın ve TAYAD’lı Ailelerin misyonunu doğru anlayabilmek

için o koşulları iyi bilmek gerekir. Emperyalizmin tüm dünyada teslimiyeti

dayattığı ve bunu “beyinleri teslim alma” adı altında

hapishaneler merkezli yürüttüğü, dünyada ve ülkemizde binlerce, on binlerce

gerillaya sahip örgütlerin bir bir teslimiyet çizgisine girdiği, emperyalizmle

uzlaştığı koşullardan bahsediyoruz.

Diyarbakır ve Mamak’ta simgeleşen teslimiyet süreçlerinden bahsediyoruz.

Faşist Cuntaya karşı direnen ve savaşan Devrimci Sol ve Devrimci

Sol tutsakları ve tutsak ailelerinin dışında kimsenin kalmadığı

koşullardan söz ediyoruz.

Hapishanelerde direnen bir tek Devrimci Sol’cu tutsaklar vardı.

Dışarıda da sadece onların aileleri olan TAYAD’lı Aileler.

Emperyalizmin bütün dünyada devrimcileri, ulusal hareketleri

teslim alma saldırılarının yaşandığı ve bu saldırıların büyük oranda da

başarıya ulaştığı düşünüldüğünde, teslimiyetlerin, uzlaşmaların birbirini

takip ettiği koşullar düşünüldüğünde, ülkemizde hiç kimsenin tek bir

slogan atmaya dahi cesaret etmediği düşünüldüğünde TAYAD ve

TAYAD’lıların misyonu çok daha net anlaşılacaktır.

Elbetteki TAYAD’ın misyonu siyasi bir hareket misyonu değildir.

Ancak TAYAD, kendine parti diyen, M-L örgüt diyen, kendine ordu

isimleri yakıştıran, öncülük misyonu yakıştıran birçok örgütün yapamadıklarını, yapmaya cesaret edemediklerini yapmıştır. Yani bir nevi o siyasi hareketlerin misyonunu TAYAD yerine getirmiştir.

NEREDE BASKI, NEREDE ZULÜM VARSA ORADA OLDUK

Yaratılan bu 30 yıllık kahramanlığın mayasında cüret vardır!

86’dan bugüne TAYAD gücümüzdür!

Yaratılan bu 30 yıllık tarihe baktığımızda ülkemiz sınıflar mücadelesinin

onurlu tarihine de bakmış oluruz.

30 yıldır süren bu kararlı mücadelemiz her dönem çeşitli şekillerde

engellenmeye çalışıldı. Defalarca derneğimiz basıldı, gözaltına

alındık, tutuklandık. Derneklerimiz kapatıldı. Yeniden yeniden meşruluk

ve kararlılığımızla açtık TAYAD’ı. 12 Eylül’den bu yana biz evlatlarımızı hiçbir zaman hiçbir yerde yalnız bırakmadık.

Hapishanelerde... Sokaklarda... İşkencehanelerde... Mezarlıklarda...

Okullarda, fabrikalarda…

Onları hiçbir zaman yalnız bırakmadık. Onların onurlu mücadelesini

sahiplenen olduk. Bu 30 yılı birlikte adımladık. Ülkemizdeki ve

dünyadaki nice sorunlara, sömürüye, katliamlara birlikte göğüs gerdik.

 

DİRENMEK ONURDUR BU ONURU BİRLİKTE TAŞIDIK EVLATLARIMIZLA

 

Başlangıçta 30 yıl boyunca yaptıklarımızı, yaşadıklarımızı, yapacağımız-

yapabileceğimiz aklımızdan bile geçmezdi. Kendimizden

ummadığımızı faşizmin zoru ve hayatın gerçekleri yaptırdı ve yaşattı

bize. Ve geldiğimiz noktada ülkemiz ve dünya tarihinde güçlü, kalıcı,

yol gösterici bir örgütlenme olarak yerini aldı TAYAD.

Kolay olmadı elbette. Kimi zaman yaşadığımız saldırılar karşısında

yeni yeni eylemler örgütledik. Sloganlar ürettik ve bir nevi yaşamın

akışını belirleyen, sürece yön verenler olduk.

Dünden bugüne tüm tarihimiz içinde çeşit çeşit bedeller ödedik.

Gerek eylem biçimlerimizle, gerekse de örgütlenmemizin önüne konulan

engeller ve buna karşı örgütlenmede gösterdiğimiz ısrarla, her birimizin yaşadığı bilinçlenme ve dönüşüm süreçleriyle incelenmesi gereken öğretici

bir tarihe sahip olduğumuza inanıyoruz.

Tüm bu yönleriyle baktığımızda TAYAD’ı tek başına bir dernek

olarak ele alamayız. TAYAD nerede bir direniş varsa orada oldu. Her

konuda söyleyecek sözü oldu. Yaşanan her türlü sömürüye, baskıya karşı

olmasının; bu konuda söyleyecek sözünün olmasının nedeni TAYAD’ın

sınıfsal niteliğinden kaynaklıdır.

TAYAD için mücadelenin biçimini belirleyen Marksist-Leninist

doğrulardı. M-L’nin en temel doğrularıyla hareket ediyorduk. Mücadele

biçimlerini, hayatın ihtiyaçlarına cevap vermek temelinde ele alıyorduk.

Tabiki tek tek ailelerimiz Marksizm-Leninizmi okumuş değillerdi, bilmiyorlardı.

Ancak tek tek her TAYAD’lı hayatın gerçeklerinden yola çıkıyor,

faşizmin saldırılarını görüyor, direnilmesi gerektiğini yaşam içinde öğreniyor ve mücadele ediyordu. M-L’nin öğrettiği de zaten bu değil mi? ML hakkında çok konuşup faşizme karşı tek bir direniş sergilemeyenler

değil, faşizme karşı cunta koşullarında direnen TAYAD’lılar ve TAYAD

Marksist-Leninist ilkelerin gereklerini yerine getiriyorlardı.

Onun için her dönem gücümüzün farkında olduk. Bu bilinçle hareket

ettik. Gücümüzü haklılığımızdan, meşruluğumuzdan alıyorduk.

Bu temelde hareket ettiğimiz için başaramayacağımız hiçbir şey yoktu.

Geçmişe dönüp mücadeleyle dolu tarihimize baktığımızda heybemizin

bir gözünde tarihsel haklılığımız, diğer gözünde cüretimiz vardı diyebiliriz.

Biz aslında en cüretli eylemimizi TAYAD’ı kurmakla yaptık. Çünkü

faşist 12 Eylül darbesinden sonra ilk kurulan devrimci-demokratik dernektir

TAYAD. Gücümüzü ve cüretimizi ilk olarak evlat sevgimizden,

beraberinde ise bilinçlenmemizden aldık. Bilinçlenmemiz pratik içinde

pekişti. Cüretimiz yine pratik içinde siyasi temellere oturdu.

Kimsenin sokaklara çıkmadığı bir dönemde meydanlarda biz

vardık. Halkın muhalefetinin, halkın muhalif gücünün öncüsü hatta simgesi

olduk. Öyle ki yalnızca hapishanelerde neler olduğuna değil ülkedeki

ve dünyadaki tüm gelişmelere kendi bünyemizden cevap olmamız

bizi daha güçlü kıldı. Cuntaya rağmen direnilebileceğini, örgütlenilebileceğini göstermemiz tüm halka umut oluyordu aynı zamanda.

Mücadele tarihimiz boyunca devleti ve kolluk güçlerini de her yanıyla

tanımış olduk. Devleti, faşizmi evlatlarımıza yaptığı işkencelerden,

hapishane katliamlarından, gözaltında kayıplardan, sokak infazlarından tanıdık. Bir yandan yıllarca adalet mücadelesi verdik. Bir yandan da soluksuz bir şekilde çizdiğimiz mücadele hattında yürümeye devam ettik.

Yolumuz zordu. Biliyorduk! Zorlu olduğu kadar da onurluydu.

Onu da biliyorduk. Çeşitli saldırı ve baskınlar, tehditler, kapatmalar, tutsaklıklar, gözaltı ve işkenceler yaşadık. Faşizmin tüm bu baskı araçlarını

direnişlerle, çok farklı eylem biçimleriyle boşa çıkardık.

TAYAD sınıfsal niteliği itibarıyla sadece siyasi tutsakların değildir.

Halkın cephesinde olan, halkın niteliklerini taşıyan tüm tutsaklar için

de faaliyet göstermektedir. Onun için de TAYAD, mücadele tarihi boyunca

birçok baskıya maruz kaldı. Eylemlerimiz, kazanımlarımız, direnişlerimiz,

yaşadığımız baskı ve işkenceler bilinçli bir şekilde sansüre

uğradı. TAYAD’ın gücü halktan gizlenmeye çalışıldı. Bir yanı sansürse

bir yanı bizimle ilgili haberlerin, gerçeklerin çarpıtılması oldu. Basın yayın

ve televizyonu burjuvazinin kendi çıkarları doğrultusunda kullanması

bizim sesimizi duyurmada yaşadığımız sorunların başında geldi.

Verdiğimiz bunca mücadele bizim; TAYAD’lı Ailelerin kendi

aramızda sıkı bağlar kurmamızı, dayanışmayı, güçlü ilişkiler yaratmamızı

sağladı. Hayatın acısını-tatlısını paylaştık. Ekmeğin ve tuzun hukuku

girdi aramıza. Öyle bir hukuk ki ne faşizmin saldırılarının ne de

mahkeme salonlarının gücü yeter bozmaya...

Bu konuda ailelerimizin dile getirdiği birkaç cümle;

“En azından bana insanca yaşamayı öğretti. Bazı şeylere duyarlı

olmamı sağladı.”... “Bana en büyük moral oldu, manevi olarak

çok büyük destek verdi. Ben buranın havasını solumayınca 1 ay geçsin,

rahat edemiyorum.”

Faşizmin, emperyalizmin evlatlarımızın üzerinde işkenceler uygulamasına,

baskılarına, katliamlarına nasıl sessiz kalabilirdik ki? Kalmadık!

Onların onurunu onurumuz bildik. Düşüncelerini de düşüncelerimiz,

yollarını yolumuz bildik.

Sessizliğin, karanlığın ortasında çıktık yola. Açlık grevlerine girdik

onurluca, önceleri Metris önünde kahvede toplanırken çocuklarımız

için yediğimiz sopaları sayamaz olduk. Onca yaşımıza, yaşlı bedenlerimize

rağmen yerlerde sürüklendik.

TAYAD bu ülkenin boyun eğmeme, teslim olmama tarihi ve kararlılığı

demektir. TAYAD devrimci gelenekleri halka halka büyütmek

demektir.




0 Reviews