Devamını Oku »
Kitap Adı: Böyle Düştü Alınlarına Yıldızlar-2
Yazanlar; Kenan MAHİR, Çayan Onur TUNCEL
Yayınevi: Boran Yayınları
Basım Tarihi: Haziran 2025
Kitabını İndirmek İçin Tıklayınız
Halkın Sesi Kütüphanesi İçin Tıklayınız
ÖNSÖZ
Tarihe ve tarihi kanlarıyla yazan şehitlerimize bir borcumuz
var unutturmama. Özgür tutsaklar tüm olumsuz koşullara rağmen bu sorumlulukla
üretiyorlar.
Birbiri ardına romanlar yayınlıyor. Bunlar renkleri
solduran, çizgileri belirsizleştiren burjuva edebiyatın yıkıcı gücüne karşı
umudun yenilmez hafızasına ekleniyor. Umudun yazarları, Cepheliler, zamana
meydan okuyor, zamanla yarışıyor.
Kavgayı kimse inkar edemez. O sonsuza kadar yaşayacak
olanlar ancak her şey emek istiyor. Tarihimizin tüm sayfaları ayrı ayrı açılıp
okunmayı, ayrıntılarla bezenmeyi, kahramanlarla dile gelmeyi özlüyor. Tarihin
bu haklı özlemini dindirecek olanlar en başta o sayfaların tanıkları ve
yazarlarıdır. Hafızanın yeşil bahçesi solmadan yazmak, işte günün en ait
görevlerinden biri. Çünkü kalıcı hale getirilmiş her tecrübe, aktarılan her anı
umut cephaneliğin abı hayatı haline geliyor. Evet, o denli zorunlu, vazgeçilmez
ve yaşamsal. BÖYLE DÜŞTÜ ALINLARINA YILDIZLAR’ın 2. cildi de ilki gibi
yüklendiği bu sorumluluğun hakkını veriyor. İlk cildi okuyanlar
hatırlayacaktır; Dersim’de bir süredir kesintiye uğramış olan kır gerilla
faaliyetlerini yeniden başlatmak üzere seçilmiş bir grup Cepheli Dersim’in
onlarca kilometre uzağında bir noktada toplanmış ve haftalar süren zorlu bir
yürüyüşle Dersim’e ulaşmayı başarmıştı. Yürüyüş boyunca gerilla birliğinin
maruz kaldığı güçlükleri okurken onlarla birlikte biz de susuz kalmış,
karanlıkta kaybolmuş geceleri üşüyüp gündüzleri kavrulmuştuk. Sırtında elli
kilo yükle kısa molalar dışında durmaksızın yürüyen gerillalar sarp arazi
koşullarına yenilmemiş, zirveleri dolanıp, uçurumları aşmış ve hedefe
ulaşmışlardı, yürüyüşün kendisi büyük bir mücadeleye tarihsel bir tecrübeye
dönmüştü.
Romanın 2. cildi işte bu gerilla birliğinin Dersim’de
üslenme sürecini konu ediniyor. Dersim’e bir kez ulaştıktan sonra artık birlik
için yeni bir dönem başlamıştır. Kış üslenmesinin gerçekleştirilmesi yakıcı
sorundur. Gerilla birliğinin güçlü bir eylemle kuruluş yıl dönümünde partiyi
selamlamak ve birliğin savaşını halka ilan etmek gibi bir hedef de vardır.
Görece dar bir takvime sıkışan bu tarihsel süreç Türkiye’de oligarşiyi sarsan
ve krizi derinleştiren bir dizi gelişmeyle iç içe geçmiştir. Partinin 2010’lardan
itibaren gerçekleştirdiği silahlı atılım süreci emperyalizmi ve oligarşiyi
sarsmış kitlelerde büyük sempati yaratmıştır. Haziran 2013’te milyonların
birikmiş öfkesinin patladığı görkemli halk ayaklanması ise düzeni şoka sokmuş
AKP faşizmine iliklerine kadar devrilme korkusu yaşatmıştır. Şehitler pahasına
haftalarca süren ayaklanma oligarşinin iç çelişkilerini olabildiğince
keskinleştirmiştir. Kitlelerin Haziran Ayaklanması şehitleri için adalet
talebini yükselttiği süreçle iktidarın farklı bileşenlerinin birbirine
operasyon çektiği süreçler üst üste binmiştir. 2015 Mart’ında bu koşullarda
ŞAFAK YAYLA ve BAHTİYAR DOĞRUYOL’un Çağlayan Adliyesi baskını, ELİF KALSEN’in
Vatan Emniyet Müdürlüğü baskını o dönem halkın adalet talebine güçlü bir
karşılık olmuş ve devrimin umudunu canlandırmıştı. Gerillanın şehirlerde
oligarşiyi sarsan eylemlerinin kır gerillasının stratejisiyle atılımıyla
pekiştirilmesi yalnızca Parti’nin hedefi değil, geniş halk kitlelerinin de
beklentisiydi. İşte gerilla bu koşullarda, yürüyüşe geçmiş Dersim’e ulaşıp kış
üslenmesine başlamış ve 2016’nın 30 Mart’ında Tunceli Valiliği baskını
gerçekleştirerek başlangıç hedeflerine ulaşmıştır.
İşte bu roman, birkaç cümleyle özetlemeye çalıştığımız
görevin gerçek hikayesidir. İlk olarak söylenmesi gereken şeyse sürecin her
anında bulunan gerillalardan birince kaleme alınmış olmasının romana büyük bir
içtenlik kazandırdığıdır.
BÖYLE DÜŞTÜ ALINLARINA YILDIZLAR, gerçek olaylara yaslandığı
halde yazar gerektiği ölçüde kurmacaya da başvurmuş okuru esas olarak romanın
3. cildinde yer alan karakterlerle tanıştırmıştır. Yaratıcı bir etken olarak
hayal gücünün kullanımı ortaya yazınsal değeri daha yüksek, daha bütünlüklü bir
çalışma çıkarmıştır. Eş zamanlı olayların kısa planlar halinde resmedildiği
sinemasal anlatım da romana büyük bir akışkanlık sağlamıştır.
Romanların insana dair söz söylemek gibi zor bir görevi
vardır. İnsanı gerçekliği içinde göstermek hiç kolay bir iş değil. Ama daha
zoru, onu etkileyen, değişen ve değiştiren dinamikleriyle mücadele içinde
anlatabilmektir. Sosyalist edebiyatın bu yaklaşımı onu sıradan gerçeklikten
ayırır. ‘’ BÖYLE DÜŞTÜ ALINLARINA YILDIZLAR’’ değişen, dönüşen insan gerçeğini
taşır bize.
Ormanın
Dersim halkına dair önemli, gerçekçi izlenimleri dikkat çekicidir. Halkın
savaşa, gerillaya bakışındaki ikili nitelik çarpıcı diyaloglarla canlanır.
Tereddüdü de sahiplenmeyi de görürüz. Yazarın doğrudan tanığı ve tarafı olduğu
bu ilişkiler özellikle çok canlı aktarılmıştır. Aktarılan köylü karakterleri
düşünce biçimleri, söylem ve tutumlarıyla o denli yakın hissedilir. Dersim
halkının örgütlenmeye ve dönüşmeye açıklığını, zekasını ve saflığını sergileyen
bu karakterleri eminiz tüm okurlar sevecek. Bu bakımdan roman, halka önyargılı, güvensiz yaklaşımlara atılmış bir tokat
gibidir. Romanın doğaya yönelik duyarlılığı da özel nitelikleri arasında,
Dersim dağlarının doruklarından eşsiz doğa görünümlerini tasvir eden cümleler
de eksik değildir ama doğaya yönelik duyarlılığı somutlayan daha özgün vurguları
vardır romanın. Kurtardıkları yabani keçi yavrusunu sürüsünün tekrar kabul
etmemesi tehlikesine karşı Çayan’ın birliği uyarması ve yavruyu ellerine
almalarını engellemesi gibi...
Sevda öyküsü de eksik değildir romanda.
Yusuf ile Hünkar Derya arasında doğan ve kavgalarıyla birlikte büyüyen sevdayı
izleriz adım adım. Diğer gerillalar açısından bu konu yeterince işlenememiştir,
ama Komutan Kenan’ın 19 Aralık şehidi olan eşi Seyhan’la ilişkisi dışında savaşçılar
yazar tarafından bilinen bir ilişkilerinin olmamasıdır buna sebep. Kurguya açık
bir alan olmadığı için yazarımızın diğer savaşçıların biyografileri açısından
değinemediği farklı şeyler de söz konusudur. Örneğin yetişme koşulları
devrimcilik öncesi yaşantıları, kişiliklerinin oluşum sürecini çevreleyen koşullar...
Bunların olmaması karakterlerinin ortaya konuşunda kaçınılmaz bir eksikliktir.
Kaçınılmaz tecrit koşullarında bu bilgilere ulaşma güçlüğünden kaynaklanmıştır.
Yazarın sonraki çalışmalarında bu eksikliğin okurların yardımı ile giderileceğini
umuyoruz. Bu vesileyle okuru 11’lerimizin öz geçmişleriyle ilgili araştırma
yapmaya ve ortaya çıkan bilgileri yazarımızla paylaşmaya çağırıyoruz.
Yine de geçmiş hikayeler bir yana, Onur,
Çayan, Mahir, Tuncel en tipik özellikleriyle başarıyla canlandırılmıştır.
Okurken her birini duyabildik, özlemlerini, coşkularını paylaştık. Onurun özellikle
fedaya yürüyüşündeki ayrıntılar; öncelikleri sarsıcı bir etkiyle sardı
hepimizi.
Romanın
‘’VIZ GELİR’’ dergisi çizerleriyle desteklendiğini özel olarak belirtmeliyiz.
Gerillanın görünümünü hayal gücümüze bırakmayan bu ustaca çizimler hazırlık sürecinin
kolektif niteliğine de işaret etmektedir.
Dersim Kır Gerilla birliğinin bu dönemi önemli sonuçlara ve
gelişmelere gebeydi. Ancak gerillanın sığınakları 7 Kasım 2016’da f-16’lardan
atılan tonlarca ağırlığındaki bombalarla yıkıldı. Birlik önemli ölçüde imha
oldu. Kenan Günyel, Naciye Yavuz, Tuncel Ayaz, Mustafa Doğru, Murat Gün,
Bünyamin Kılıç, Hüseyin Gülmez, Hünkar Derya Güneş, Melih Aşık, Aysun Saban ve
Tarık Demir bu bombardımanda şehit düştüler. Sağ kurtulan savaşçılardan Oğuz
Meşe 7 Aralık’ta, Leyla Aracı ve Mahir Bektaş ise 29 Aralık 2016’da girdikleri
çatışmalarda şehit düştüler.
Romanın yazarı bundan bir süre önce tutsak düşmüştür. Bu
nedenle tutsaklığından sonraki dönemi romanına dahil edememiştir. Ancak farklı
bir kurguyla bu dönemi de yazacağını biliyoruz.
Hayata umudun penceresinden bakmamızı sağlayan bu çalışmayı
okurlarımıza sunuyor iyi okumalar diliyoruz, Sevgilerimizle
İZMİR 2 NO’LU F TİPİ HAPİSHANE
ÖZGÜR TUTSAKLAR
0 Reviews